21 Aralık 2010 Salı

Alerji Nedir?

Alerjiler, bağışıklık sisteminin yabancı maddelere karşı gösterdiği olumsuz tepkilerdir.  Polen gibi normalde zararsız maddelere maruz kalmak bağışıklık sisteminin sanki bu maddeler sağlığa zararlıymış gibi tepki vermesine neden olur.  Alerjiye neden olan maddelere alerjenler denir.

Alerjiye neden olan pek çok madde vardır. Bunlardan bazıları:
·         Ağaç ve çimen polenleri
·         Hayvan kılı, dokusu veya dışkısı (örn. kedi veya köpek)
·         Böcekler  (örn. akarlar) ve böcek zehiri (örn. arı veya eşek arısı)
·         Bitkisel gıdalar  (örn. sebzeler) veya hayvansal gıdalar (örn. inek sütü)
·         Kimyasal maddeler (örn. ilaçlar) 

Geçtiğimiz 20 yıl içinde sanayileşmiş ülkelerde alerjik hastalıkların tekrarlanma sıklığı dikkat çekici oranda arttı. Avrupa’da her üç kişiden birinin pek çok alerji belirtisinden en az birini gösterdiği tahmin ediliyor. Bazı bilim adamları bu gelişmenin, gündelik hijyenin artmasının ya da eskiden içinde yaşadığımız çevrede bulunan bazı patojenlerin yok olmasının yol açtığı, ciddi hayat tarzı değişikliklerine bağlı olduğuna inanıyorlar. Diğerleri, çevreyi kirleten maddelerin yoğunluğunun artmasının hastalığı tetiklediğini ifade ediyorlar. Çevre kirliliğinin muhtemel katkısı bir yana, bilimsel çalışmalar alerjilerin bazı riskli genlerle bağlantılı olduğunu gösteriyor. Bu kuşaktan kuşağa geçen unsur, özellikle her iki ebeveynin de etkilendiği ailelerde daha belirgin görülüyor ve doğacak çocuğun en az %50 ihtimalle hastalığa yakalanmasına neden oluyor.  Buna rağmen, herhangi bir genetik unsur sadece riskin artması anlamına gelir. Öte yandan hastalığın gerçekten oluşması, yüksek yoğunlukta alerjene maruz kalmak da dahil olmak üzere, bir dizi parametreye bağlıdır. Gıda alerjileri 3 yaş altı çocuklarda özellikle sık görülmelerine rağmen, ergenlikle birlikte ilgili belirtiler de genellikle ortadan kaybolur. Buna karşın yetişkinler kedi tüyü, akar böceği ya da polen gibi çevreye bağlı alerjenlere duyarlılık geliştirmeye daha yatkındır.

Hasta açısından bakıldığında alerjiler, alınım yoluna göre aşağıdaki kategorilere ayrılırlar.
Alerjik reaksiyonlar genel olarak şöyle sınıflandırılır:
·         Solunum alerjileri (örn. polen veya sporlar)
·         Gıda alerjileri (örn. meyveler, sebzeler veya süt ürünleri)
·         İlaç alerjileri (örn. antibiyotikler)
·         Böcek zehiri alerjileri (örn. arı veya eşek arısı)
·         Temas alerjileri (örn. metaller)

Alerjiler nasıl gelişir?
Belirli bir biyolojik kaynakla (örn. polen) ilk temastan sonra hastanın bağışıklık sistemi, bir ya da daha fazla sayıda alerjen molekülüne karşı IgE adı verilen antikorlar üretir. Buna duyarlılık (hassasiyet) denir. Aynı alerjenle ikinci temasta, bazen yıllar sonra, bağışıklık sistemi bir moleküler zincirleme reaksiyonla karşılık verir ve bu durum, mast adı verilen hücrelerin duvarlarına yapışan IgE moleküllerinin çapraz reaksiyonuna sebep olur. Sonuç olarak yüksek oranda iltihap mediyatörü (aracısı; örn. histaminler) salgılanarak, alerjinin iyi bilinen semptomları tetiklenmiş olur.

Alerjinin yaygın semptomları nelerdir ve nasıl ortaya çıkarlar?
Alerji insan vücudundaki farklı organ ve dokuları etkileyerek farklı belirtilere sebep olabilir. Alerjik rahatsızlıkların başlıca semptomları şunlardır:
(Kronik) iç burun iltihabı ⁄  Saman (bahar) nezlesi
Saman nezlesi ya da mevsimsel alerjik iç burun iltihabı, üst solunum yollarına –burun, sinüsler, boğaz- ve gözlere hava yoluyla giren polen gibi maddelere karşı gelişen bir alerjik reaksiyondur. Saman nezlesi adı aslında doğru değildir; belirtiler samanların toplandığı sonbahar aylarında kesinlikle görülmez ve ateş yapmaz. “Alerjik rinit” (iç burun iltihabı), alerjinin bu türü için kullanılan doğru terimdir. Rinit, “burunun tahriş olması” anlamına gelir ve “burun” anlamına gelen “rhino” kelimesinden türetilmiştir. Belirli bir mevsimde ortaya çıkan alerjik rinit ise “mevsimsel alerjik rinit” olarak bilinir. Alerjik rinit ya da saman nezlesinin belirtileri arasında burun tıkanması, burun akması, hapşırma, burun ve göz kaşıntısı ve gözlerde yaşarma çok sık görülür. Saman nezlesi alerjik hastalıklar arasında en yaygınıdır – sanayileşmiş ülkelerin toplam nüfusunun %15’ten fazlası bu hastalıktan şikayetçidir. Belirtiler genellikle önce çocuklukta ortaya çıkar ve 30 ila 40 yaşına kadar giderek azalır. Sürekli alerjik rinit ise ev tozu akarları ve evcil hayvanlar gibi faktörlerin neden olduğu, bütün yıl devam eden benzer bir alerjidir. Ancak baskın alerjen zaman içinde değişebilir.
Konjonktivit (göz nezlesi)Konjonktiv (göz zarı) iltihabı genellikle alerjenler tarafından tetiklenir ve sıklıkla rinitle birlikte seyreder. Alerjik konjonktivit, saman nezlesi, astım ve egzama gibi diğer alerjik rahatsızlık belirtileri gösteren insanlar arasında yaygındır. Polen, toz akarları ve kozmetikler gibi alerjenler konjonktivite neden olur. Belirtileri arasında yanma, akma, kuruluk, kaşıntı, ışığa duyarlılık, göz ağrısı veya rahatsızlığı, yapışkanlık, ağlama ve kemoz sayılabilir. Gözleri ovuşturmak semptomların daha da kötüleşmesine neden olabilir.

Nefes daralması, astım
Bazı alerjik hastalarda astım belirtileri çevreden kaynaklanan bazı tetikleyicileri solumak yoluyla başlar (örn. alerjenler veya diğer çevreyi kirleten maddeler) ve akciğerlerin hava kanallarında iltihabi reaksiyona neden olur. Asıma yol açan tipik alerjenler arasında evcil hayvan kepeği, toz akarları, hamam böceği alerjenleri, küfler veya polenler sayılabilir. Astım semptomları, solunum yolları iltihapları, egzersiz, soğuk hava, tütün dumanı ve diğer kirlilik yaratan maddeler, stres, gıda ve ilaç alerjileri tarafından da tetiklenebilir.  Astım atağı meydana geldiğinde hava kanallarını çevreleyen kaslar kasılır ve kanalların içindeki doku şişer. Bu durum geçen hava miktarını azaltır ve hırıltılara neden olabilir. Astım hastalarının çoğunda hırıltı atakları, semptomların görülmediği aralardan sonra meydana gelir. Bazı hastalarda nefes daralmaları uzun dönemlidir ve arada daha da zor nefes aldıkları dönemler olur. Öte yandan bazılarında başlıca belirti öksürük olarak ortaya çıkar. Astım atakları birkaç dakika ya da günler sürebilir ve hava akışı ciddi surette engellenirse tehlikeli olabilir.
Ciltteki alerjik reaksiyonlar
Cildimiz, vücudumuzu çevreyi kirleten maddeler ve patojenlere temasa karşı koruyan en önemli bariyer ve aynı zamanda alerjenlerin de birincil temas noktasıdır.  Alerjik Kontakt Dermatit, deriyle temas eden maddeye karşı gelişen bir alerjik reaksiyon nedeniyle deride kaşıntı oluşması durumudur. Sorumlu maddeyle temastan birkaç saat sonra ortaya çıkar ve cildin bu maddeyle temas bir daha etmemesi durumunda, birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Kontakt Dermatit, Kontakt Ürtiker ile karıştırılmamalıdır.  İkincisinde kaşıntı alerjen maddeye maruz kalındıktan birkaç dakika sonra başlar ve yine birkaç dakikadan birkaç saate kadar değişen bir süre içinde kendiliğinden geçer. Alerjik Kontakt Ürtikerin en bilinen örneği, lateks alerjisidir. Alerjik Kontakt Dermatit, cildin sürekli olarak irritan (tahriş edici) maddelerle temasından dolayı ortaya çıkan benzer bir durum olan İrritan Kontakt Dermatit’ten de farklıdır. İrritanlar arasında su, sabunlar, deterjanlar, çözücü maddeler, asitler, alkaliler ve friksiyon (ovuşturma) sayılabilir. İrritan Kontakt Dermatit, irritanları yeterince maruz kalan herkesi etkileyebilir ancak Atopik Dermatiti olanlar özellikle daha duyarlıdır. Ellerdeki dermatit vakalarının çoğu irritanlarla temas nedeniyle meydana gelir.Dolaşım sorunları, yorgunlukİnsan vücudunun bağışıklık sisteminin alerjenlerle temas karşısında verdiği tepki (örn. lokal bir iltihap)  dolaşım sistemini büyük ölçüde etkileyebilir ve genel yorgunluğa neden olabilir. Bu semptomlara sıklıkla anti histaminler gibi ilaçlar sebep olur.Sindirim sistemi belirtileriBir alerji sindirim sistemini de etkileyebilir ve bu durum kendini karın ağrısı, mide bulantısı, kusma veya ishal şeklinde gösterebilir.

Anafilaksi
Anafilaksi ya da aşırı duyarlılık, aynı anda tüm bağışıklık sistemini etkileyen ve hayati sonuçları olabilen çok şiddetli bir alerjik reaksiyondur. Tam gelişmiş anafilakside ürtiker (kurdeşen) ve/veya anjiyo ödem (doku şişmesi) ile birlikte hipotansiyon (düşük tansiyon) ve bronkospazm (solumun yolları kasılması, astım) görülür. Anaflaktoid reaksiyonlar da, klinik anlamda anafilakside görülen reaksiyonlara benzer. Tek fark, anaflaktoid reaksiyonların IgE'ler aracılığıyla oluşmaması ve daha az şiddetli seyredebilmelidir.  Anafilaksi reaksiyonların şiddeti, görece olarak hafif semptomlardan aniden ölüme kadar değişebilir. Her durumda hemen bir uzmana başvurulmalı ve gerekli tedavi sağlanmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder